Havza Haber Ajansı'na göre, Emirül Müminin İmam Ali (a.s) Nehcül Belaga'da "ileri görüşlü olmak ve düşünmenin zaferin yolu" olduğu hakkında bazı noktalar belirtmektedir. İşte bu değerli bilgiler siz değerli okuyuculara sunulmaktadır:
Hikmet 48:
"Zafer, tedbirle; tedbir, düşünceyi kullanmakla; düşünme ise sırları korumakla ilgilidir."
Zaferin Yolu:
İmam (a.s) bu hikmet dolu sözlerinde zaferin anahtarını üç kısa cümlede ifade etmektedir. İlk olarak "zafer, tedbirle ilgilidir." der. "Tedbir" kelimesi, ileri görüşlülük ve işlerin sonuçlarını incelemek anlamına gelir ve zaferin en önemli unsurlarından biridir. Çünkü yüzeysel düşünen ve günlük yaşamın akışına kapılan insanlar, beklenmedik olaylarla karşılaştıklarında hızla pes ederler ve kontrolü kaybederler.
Başka bir hadiste İmam şöyle buyurur: "Kim tedbiri elden bırakırsa, helak olur; kim tedbiri alırsa, zafer kazanır." [1]
Sonra İmam (a.s) ikinci cümlede "Tedbir, düşünmeyi kullanmakla ilgilidir." diye buyurur.
"İcalet" kelimesi, düşünceyi serbest bırakmak anlamına gelir. İnsan, bir savaş alanında at gibi etrafı dolaşarak zayıf ve güçlü noktaları öğrenmeye çalışır. Önemli meselelerde de tüm yönleriyle incelemelidir ki doğru karar verebilsin.
Bir kişi Resulullah'a (s.a.a) "Ey Allah'ın Resulü! Bana bir tavsiye ver." dedi. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Eğer söylersem kabul edecek misin?" O da "Evet!" dedi. Peygamber (s.a.a) bu ifadeyi üç kez tekrar etti ve her seferinde adam "Evet, ey Allah'ın Resulü!" dedi. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "O halde sana tavsiyem şudur: Bir işe niyet ettiğinde sonuçlarını düşün. Eğer doğruysa onu yap, eğer yanlışsa ondan kaçın." [2]
Elbette tedbir ve ileri görüşlü olmak için insanın kendi düşüncelerinin yanı sıra başkalarının fikirlerinden de faydalanmasını gerektirir. İmam Bakır'dan (a.s) gelen bir hadis bunu şöyle belirtir: "Resulullah'a (s.a.a) tedbir ve ileri görüşlülük nedir diye soruldu. O da 'Görüş sahipleriyle danışmak ve onlara uymaktır.' diye buyurdu." [3]
Bazen zafer elde etmek için karmaşık ve çeşitli planlar yapmak gerekir ki düşmanın bu durumdan haberdar olması onun yok olmasına sebep olur. Bu nedenle İmam (a.s) üçüncü ve son cümlesinde şöyle buyurur: "Doğru düşünmek sırları korumakla gerçekleşir."
Başka bir hadiste İmam (a.s) şöyle buyurur: "Sırrın senin esirindir; eğer onu açığa çıkarırsan sen onun esiri olursun." [4]
İmam Cavad'dan (a.s) gelen bir başka hadiste ise şöyle denir: "Bir şeyin görünmesi, henüz sağlamlaşmadan onun bozulmasına sebep olur." [5]
Bazı masumların rivayetlerinden anlaşıldığı üzere, sırlarınızı hatta tüm dostlarınıza bile söylemeyin, çünkü onların değişme ihtimali vardır. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: "Sırrını dostuna açma; ancak eğer düşmanın bunu öğrendiğinde sana zarar vermeyecekse açabilirsin; çünkü dost bir gün düşman olabilir." [6]
Bazen insan güvenilir bir arkadaşa sırlarını söylerken o dostun da başka güvenilir arkadaşları olabileceğini ve böylece sırları herkesin diline düşebileceğini unutur.
Bu nedenle ünlü şair Saadi Şirazi şöyle der:
"Arkadaşına ne kadar değerli olsa da kalbinin sırrını açma.
Çünkü dost da bunu diğer dostlarına söyleyebilir!"
Dipnot:
(1). Gurer-ul Hikem, s. 457, h. 10870.
(2). Kafi, c. 8, s. 149, h. 130.
(3). Bihâr ul-Envâr, h. 72, s. 100, h. 16.
(4). Gurer-ul Hikem, s. 320, h. 7415.
(5). Bihâr ul-Envâr, c. 72, s. 71, h. 13.
(6). Aynı eser, c. 71, s. 177, h. 15.
yorumunuz